25 Mayıs 2010 Salı

Mieux vaut plier que rompre*

Bir Fransız deyişi çarptı bugün gözüme, sınavlarıma çalışırken. O çalışma süreci benim için, çoğu zamandan daha enteresan bir keşif sürecine dönüşebiliyor her nasılsa. Bakınız ne diyor o Fransız deyişi:

* "Kırılmaktansa, eğilmek(bükülmek) yeğdir."

Öyle mi gerçekten?

Tam emin değilim, belki bir yere kadar. Bir şeyin karşısında, adapte olup yaşamını sürdürebilmen için o sertliğinden taviz vermen gerekir belki. Ancak, bir noktadan sonra, belli bir süre büküldükten/eğildikten sonra, artık o sen misindir? Kırılmış bir sen, bir zamanlar sen olan ve bir direniş ile kırılmış sensindir. Var olan, var olmuş olan sen; sen olarak yok olursun, kırılırsın ama sen olmuş olarak. Ancak, bükülmüş bir sen, bir noktadan sonra sen olmayabilirsin ve kırılmamak uğruna "senlik"ten, vazgeçebilmek, en az kırılmak kadar korkutucudur. Yaşamın öznesi ben isem, ben olmamak ile ölmek arasında bir tercih yapmak da anlamsızdır aslında. Ancak, ben olarak ölmek ile ben olmamak arasında, sanki ilki daha caziptir.

Bükülmeyenlere; bu yolla da 26 Mayıs grevcilerine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder