27 Ekim 2010 Çarşamba

Ayıp olmaz mı?

Sınırları ayıp mefhumu ile bulandırılmış rasyonaliteye "doğu" denir.

Oto-oryantalizm mi?
Hiç sanmıyorum. Çıkış noktam ayıbın tanımını yapmaktı. Bunun sebebi ise, bu kavramı bir yabancıya nasıl anlatacağımı düşünmemden ileri geliyor. Demek istediğim, ayıbın "tanımının" yalnızca dinamik olabileceğini farkettim. Aslında sokakta çıplak gezmek de ayıp iken; mesela, yemekte çorbayı hüpürdetmek de ayıp olaibliyor. Bu kavramın dinamik de olsa, bir tanımı olmalı. Bu düşüncemi gece, yukarıdaki "tanımsıya" bağladım.
Ayıp, kültürümüzün içimize işlettiği, artık içgüdümüz olmuş, aklın sınırlarını belirlemeye yol açan, düşünmeden olayları mantıklı olarak sınırlandırmamıza sebep veren bir olgu. Ayıp içimize yerleşmiş bir "ölçüt". Aklımızın verdiği kararın içinde ne kadar ayıp düşüncesi barındırdığını bilemeyeceğiz. Bu yüzden aslında biz "doğu" toplumuyuz. Salt aklın sınırları var mıdır tartışmasına girmek istemiyorum fakat sınırların bir ayıp mefhumu tarafından sınırlandırılmadığını söylemek pek güç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder